Müşteki: Şikayette bulunan, şahsî davacı. İlgili makama derdini aktaran.
Tensip: Uygun görme
Muaccel: Ivedi; peşin; vadesi (eceli) gelmiş; ödenmesi gereken hale gelmiş.
İfa: Ödeme; yerine getirme; bir işi yapma; edim.
Asgari: En az; en aşağı; en azından; en düşük; en küçük.
Nizami: 1. Nizâma ve düzene ait, nizâmında olan, tertipli, muntazam. 2. Kanun ve nizama uygun.
Bilahare: Sonra.
Bilabedel: Bedelsiz, ücretsiz.
Bilasebep: Sebepsiz.
İhtiva: İçine alma, içinde bulundurma, içerme.
Sanık: Suç işlediği sanılan kişi.
Sabıka: Geçmişte işlenmiş, mahkemece ispatlanıp cezalandırılmış olan suç.
İstinaden: Bir görüşe, bir düşünceye dayanarak, güvenerek.
Mamafih: Bununla birlikte, durum böyleyken manalarına gelir.
İbra: Aklama, temize çıkarma.
İbraz: Gösterme, sunma.
İfşa: Açığa çıkarma, açığa vurma.
İcra: Bir mahkemenin ilamının veya idari bir kararın hükmünün yerne getirmek demektir.
İkametgâh: Mesken, konut, ikâmet edilen yer.
İktizâ: Gerek, lüzum.
İlam: Bir davanın mahkemece nasıl bir hükme bağlandığını gösteren resmi vesikalar; kararı bildiren belge.
İlliyet bağı: Nedensellik bağı; bir neden ile ortaya çıkan sonuç arasındaki ilişki.
İnfaz: Gereğini yapma;yerine getirme; icra etme
İsticvap: Sorguya çekme.
İstimrar: Sürüp gitme, süreklilik.
İddianame: Soruşturma sonunda savcının topladığı delilleri, şüphelilerin cezalandırılmasını talep ettiği kanun hükümlerini ve bu hükümlerde yer alan karşılıklarını, gerekçeleri ve kurduğu illiyet bağı ile birlikte izah-talep ettiği metin.
İhtiyati tedbir: Davacının, davasını kazanması durumunda, dava konusu şeye kavuşabilmesi için, davadan önce veya dava sırasında o şeyi garanti altına almasına yarayan önlem.
İhtarname: Bir kimseye, bir hususu yerine getirmesi veya getirmemesi için yapılan yazılı uyarı; hatırlatma belgesi.
Beyanname: Bir makama veya kamuoyuna yapılan açıklama belgesi.
Zabıtname: Tutanak.
Cebrî : Zorla yapılan; zor kullanarak yaptırılan; zor altında; güç kullanarak.
Celpname: Yargılamada,davacı,davalı,tanık,bilirkişi gibi kimseleri mahkemeye getirtmek için yapılan çağrı.
Maarif: Tahsil ile elde edilen ilim, malûmat, bilgi. meharet. üstadlık. hüner.
Maktu: Götürü; belirli; miktarda; değeri biçilmiş; pazarlıksız.
Mazbata: Tutanak.
Tebliğ: Bildirme, duyurma, anlatma, yazılı bir emri, mahkeme yazısını ilgili şahsa teslim etme, imzasını alma. Çoğulu tebliğâtdır; duyurular, anlatmalar.
Müzekkere: Yargılama makamının, bir kararın yerine getirilmesi konusunda belli bir makama yazdığı yazı.
Muvaffakat: Uygun görmek, onaylamak, kabul etmek.
Muvâzaa: Danışıklı işlem.
Tebligat: Bir hukuki işlemin yetkili makamca, ilgili kişinin bilgisine sunulmak üzere, kanun ve usule uygun olarak yazı veya ilanla bildirilmesi.
Tedbir: Tedbir, Tedebbür: Bir işin iyi ve sıhhatli olması için arkasını, önünü gözeterek takdir ve idare etmektir. Bütün evreni yönetmek, her işi evirip çevirmek. Tabii düzenini ayakta tutmak, kanunların işlemesini sağlamak.
Vade: Belirlenen süre, borcun ödeme zamanı, ifa zamanı. Ecel, ölüm, ölüm olayı.
Vakıa: Olay, gerçek, olgu. Vuku': Düşüş. Başa gelen, çatan büyük iş.
Vekalet: Vekillikte bulunma, birisini temsil etme. Başkası nâm ve hesabına bir sözleşmeyle temsil eden kimse. Bakanlık, nâzırlık, icra organında görev alan ve belli işleri yürüten kişinin makamı.
Velayet: Ana ve/veya babanın, reşit olmamış çocukları üzerindeki (kanundan doğan) eğitim ve terbiye hak ve yetkisi.
Zımnî: Üstü kapalı, açık olmayan.
Zilyet: Bir şeyi fiilen elinde bulunduran kişi; bir şeyde tasarrufta bulunan kişi.
Cürüm: Suç.
Delalet etmek: Göstermek, kanıtlamak.
Yediemin (Yeddiemin): Güvenilir kişi.
Ehemmiyet: Önem.
Emsal: Benzer.
Eşkal: Kılık.
Feragat etmek: Çekilmek, vazgeçmek.
Fesih: Bozma.
Menkul: Taşınır.
Gayrimenkul: Taşınmaz.
Haciz: Elkoyma.
Harcırah: Yolluk.
Hıfz: Saklama, koruma.
Hibe: Bağış.
Hitam: Sona erme.
Hükmi şahıs: Tüzelkişi.
İddia: Sav.
İfade: Söylem.
İntikal: Geçme, ulaşma.
İstimlak: Kamulaştırma.
İstişare: Danışma
İştirak: Katılım.
Nisbi: Oransal.
Re'sen: Kendiliğinden, görevi gereği.
Safha: Evre.
Sarih: Belirgin, açık.
Tahdit: Sınırlamak.
Tahkik: Soruşturma, inceleme.
Umumi: Genel.
Usul: Yöntem.
Vesika: Belge.
Yekun: Toplam.
Zaruri: Zorunlu.
Zat, Zati: Kişi, kişisel.
Taahhüt: Bağıt.
Tahakkuk: Gerçekleşme.
Taayyün: Belli olma, belirme.
Zabıt: Tutanak.
Zabıt Katibi: Tutanak yazmanı.
Zan, Zanlı: Sanı, sanık.
Sık Kullanılan Hukuk Terimleri
Reviewed by BilgiLup
on
Nisan 20, 2020
Rating:
Hiç yorum yok: